29 Aralık 2010 Çarşamba

Yılbaşında Ne Giysek?

    Yeni yıl kapıda...Koca bir seneyi daha geride bıraktık,biriktirdiklerimizle.
Yüzümüzü gülücükle,yüreğimizi sevgiyle dolduran bir seneydi 2010.
Umarım 2011 de herkesin çantasını güzel anılarla doldurur.Dilediklerimiz gerçek olur...

     Peki ne giymeli 2010'u uğurlayıp 2011'e merhaba derken...Aşağıda seçeneklerimi sundum ama karar veremedim henüz.Geri sayım başladı,yeni yıla sadece2 gün kaldı...

25 Aralık 2010 Cumartesi

Pirinç Pilavı

Merhabalar sevgili okurlar...Şimdi diyeceksiniz ki pirinç pilavının nesinin tarifini veriyorsun diye.Sadece bir kaç püf noktası vereceğim.Yoksa gerisini zaten biliyorsunuz...Bu işte dikkat edilmesi gereken nokta pirincin kaliteli olması.Gerisi sadece formalite :)



 1.Önce pirinçlerimizi beyaz suyu gidene kadar yıkıyor ve ılık suda dinlendirip süzüyoruz.
 2.Sonra tereyağını ve çok az da sıvı yağı (zeytinyağı
değil tabi) tencereye alıyoruz.



Yağı köpürünce pirinci ilave ediyoruz.Eğer bulyon atacaksanız bu noktada atabilirsiniz.Ya da biraz tuz atın.Çünkü bu aşamada tuz pirincin kırılmasını engelliyor.


3.Pirinci en az 5 dk çevirerek kavuruyoruz.Sonra ölçümüze göre suyunu ekliyoruz.(1'e 1.5-2 oranında)
Bu noktada kendi yapmış olduğumuz tavuk suyu varsa ondan da biraz eklemeniz lezzeti arttıracaktır.


4.Suyuna 2 yemek kaşığı (daha fazla değil) sütü ekliyoruz.Ve bir kaç damla limon sıkıyor ya da bir dilim limon koyuyoruz.(Ben halka şeklinde dilimleyip kullanıyorum.)Bu pilavınızın beyaz,pamuk gibi olmasını sağlayacaktır

 5.Suyunu koyunca ocağın altını yüksek konuma getirelim ve kaynamaya başlayınca en kısığa alalım.
Mümkünse kapağı cam pilav tenceresinde yapalım ki kapağı açmak zorunda kalmayalım.

6.Kapağını açmadan pilavımızı pişiriyoruz.Suyunu çekince pişmiş demektir.Bir kez karıştırıp üzerini bir havlu ya da kağıt havlu ile örtüp 10-15dk demlenmeye bırakalım.(Gazete örtmeyin sakın.)

  7.Lokum gibi pişmiş tane tane pilavımız servise  hazır.

Afiyet olsun...

13 Kasım 2010 Cumartesi

Fırın Poşetinde Çipura

     Uzun zamandır,sizlerle paylaşmak isteyip de paylaşamadığım bir lezzeti yine tarihin sayfalarından çıkararak huzurlarınıza sunuyorum. :)
     Hazırlanması çok basit ama lezzeti anlatılamaz cinsten.Öncelikle en taze en güzel balıkları seçmeye özen gösteriyoruz.Bunu yaparken balığın kulakçıkları kanlı,gözleri ve pulları parlak,derisi sert olmalı.(bastırdığınızda parmağınızın izi kalmamalı)Balığı yıkadığınızda suyun rengi berrak ve pembe oluyorsa balığınız taze demektir.Çünkü kan kaldıkça rengi de koyulaşır.
         Gelelim tarife.(2 kişilik)
  1. Temizlenmiş balıkların yanlarına bıçak yardımıyla birer derin çizik atıyoruz.Balığın içini ve dışını güzelce tuzluyoruz.(damak tadınıza göre ayarlayabilirsiniz.)
  2. Açtığımız çentiklere sarımsak dilimleri ve minik tereyağı parçaları yerleştiriyoruz.
  3. Bir küçük boy soğanı halka halka doğruyoruz.
  4. Fırın poşetine balıkları,halka soğanları ve bir kaç limon halkasını(daha fazla değil) koyuyor,ağzını sıkıca bağlıyor ve poşetin üzerine iğne ile 2-3 delik açıyoruz.
    Not:Arzu ederseniz defne yaprağı da koyabilirsiniz.Ben böyle natürel seviyorum.Defne yaprağı fazla aromalı geliyor bana.
  5. Başka bir poşete de arzuya göre doğradığımız havuç ve patatesi sarımsak,tuz,karabiber ile dolduruyoruz.
  6. 190-200 derece sadece alt gözünü yaktığımız fırına önce balıkları,15 dk sonra da patatesleri yerleştiriyoruz.45 dk sonra ikisi de pişmiş olacaktır.(Toplam süre:  1saat)
Not:Elektrikli fırınınızda fırının üst gözünü yakarsanız fırın poşetiniz yanar.Ayrıca poşetin sıcak fırın duvarlarıyla temas etmediğinden emin olun.Balığı servis spatulası ile dağıtmadan çıkarmaya özen gösterin.
İşte sonuç:
Afiyette kalın...

Dermalogica

Dermalogica'yı pek çoğunuz duymuşsunuzdur.Türkiye'de belirli eczanelerde satılan ürünler,dudak uçuklatan fiyatları ile raflarda. :) Tabi biz buna çözüm olarak hemen hemen yarı fiyatına strawberry den alıyoruz,ya da deneme setlerini tercih ediyoruz.

Cildim karma olduğu için normalden yağlıya seçeneğini sunan seti tercih ettim.İçinden 5 ürün ve 2 tester çıktı.Tabi bir de cilt analizinini yapabileceğiniz speed-mapping kitapçığı.Buradan cildinizi bölge bölge değerlendirebiliyor ve ona uygun ürünleri belirleyebiliyorsunuz.Siz de speed-mapping yapmak istiyorsanız buyrun buraya.

 Evet,cilt analiziniz tamamsa gelelim ürünlere..(Sırasıyla)

  1. Speacial cleansing gel:(Temizleme jeli)Konsantre, sabun içermeyen köpük jel, cildin doğal nem bariyerine zarar vermeden birikimlerin giderilmesi için geliştirilmiştir. 
  2. Multi-active toner:(Tonik)Ultra- hafif yüz spreyi cilt yüzeyini yumuşatırken nemlendirme ve ferahlatma sağlar. Nemlendiricinin emilimi için cildi hazırlamaya yardımcı olur. 
  3. Active moist:(Nemlendirici)Günlük nem koruması için kullanılan hafif yağsız losyon, nemsizlik ile savaşırken içerisindeki bitkisel özler ile cilt yüzeyini yumuşatır. 
  4. Skin prep scrub:(Peeling)çerisindeki Mısır Koçanı Unu ile ölü hücrelerin ciltten dökülmesine yardımcı olarak, yumuşak ve sağlıklı bir görünüm sağlayan scrub.
  5. Climate control lips: Clima kotrollü dudak bakım stiği
    Not:Ürünlerin hiçbiri suni koku ve renklendirici içermiyor.

   İçinden 2 tane de denemeniz için sample çıkıyor.Setteki ürünler küçük gibi görünebilir ama her gün kullanmama rağmen uzun süredir bitmedi.Tavsiye ederim.Ancak cilt tipinize uygun olan seti kullanmanız daha mantıklı olacaktır.

Güzel kalın...

MAC Studio Finish Concealer NC20

    Sevgili okurlar uzak kaldık bir süreliğine ama arada sırada özlem duymak iyi oluyor..Hadi gelin biraz hasret giderelim :)


Bugün mercek altındaki ürünümüz MAC 'ın Studio Finish kapatıcısı.Üstelik 35 faktörlük güneş koruması da cabası :)

Böyle ufacık minicik bir kutuda olduğuna bakmayın,boyundan büyük işler başarıyor.

Göz çevrenizde,kızarık görünümlerde ya da akne izlerini kapatmada kullanabilirsiniz.

Sert ama kremsi bir yapıda.Parmağınızla aldığınızda vücut ısınızla yumuşak bir kıvama geliyor ve kolay uygulanıyor.Ben genelde parmağımla küçük darbeler halinde uygulamayı tercih ediyorum.Ama yine de keyif size kalmış;ister süngerle,ister fırçayla,ister benim gibi parmakla :))

 Evet burda rengi tam olarak belli oluyor.Çünkü aşağıda fotoda biraz garip durmuş itiraf etmeliyim :)
Hazır renklerden bahsetmişken,ürünün renk kartelasına bir göz atacak olursanız NC ve NW adlı iki farklı ton görürsünüz.Bunlar "Neutral Cool" ve "Neutral Warm"ın kısaltılmış halleri.

Peki nedir bunların farkı derseniz;Cool soğuk demektir ki daha sarımsı bir renge sahip.Yani cildinize soğuk bej tonlar uyuyorsa bu tonu seçmelisiniz.

Warm ise ılık demektir ki daha pembemsi sıcak notalar içerir.Bu nedenle cildinize sıcak bej tonlar uyuyorsa bunu tercih edin derim.

Yandaki resimlerde de sarımsı tonu ayırt etmek çok kolay gerçekten.Cilt üzerinde daha soğuk bir etkiye sahip.Gelelim renk seçeneklerine.

MAC bu konuda da yine bayanları düşünmüş ve 14 renk seçeneği sunmuş.
15 ten 50 ye kadar sıralanan ligt-medium-dark (açık-orta-koyu) ton derecesi arasında size en uygun seçeneği belirlemek için buraya tıklamanız yeterli.
    

Güzel Kalın :)

15 Ekim 2010 Cuma

Kremalı Brokoli Çorbası

              Herkese Selamlar...
    Yine lezzetli ve vitamin deposu bir tarifle daha karşınızdayım. :)) Brokoliyi sebze olarak tüketmekten hoşlanmayanların bile hayır diyemeyeceği bir lezzet bence brokoli çorbası.Yaptığım gün annemle telefonda konuşuyorduk ki babam da kaç gündür anneme bir brokoli çorbası yap da içelim diyormuş.
    Bu tarif anneme gelsin o vakıt! :))

  • Yarım kg brokoli
  • 1 adet orta boy soğan
  • 1 adet orta boy patates
  • 1 adet havuç(Çok büyük olmasın)
  • 2 yemek kaşığı un
  • Bulyon ya da tavuk suyu
  • Sıvı yağ,tereyağı
  • 3 yemek kaşığı çiğ krema
    (ya da bir çay bardağı süt)


  1. İlk önce ince kıydığımız soğanı az sıvı yağda biraz kavuralım.
  2. İçine 1yemek kaşığı tereyağı ve 2 yemek kaşığı un ilave edip,kokusu çıkana kadar kavuralım.
  3. 5-6 bardak su ekleyip isteğe göre bir tavuk bulyon atalım.(Ya da tavuk suyu koyabilirsiniz.Suyu ona göre ayarlayın)Unu çözdürelim.
  4. Patates ve havucu irice doğrayıp suya atalım.Havuçlar yumuşayınca brokolileri ekleyelim ve 10-15dk kadar kaynatalım.
  5. Pişen çorbayı blendırda homojen bir kıvama gelene kadar çekelim.Tuz,karabiber atalım.
  6. İçine kremayı ya da sütü ilave edip karıştıralım ve altını kapatalım.
               
Çorbamız hazıııır! :) İsterseniz servis esnasında bir parça haşlanmış brokoli ve krema ile servis edebilirsiniz.Afiyette kalın...

7 Ekim 2010 Perşembe

Yumurtalı Ispanak Kavurması

                 Selamlar...
         Okuldan arta kalan zamanlarda mutfakta harikalar yaratmaya devam. :) Ispanağı siz sever misiniz bilmem ama ben bayılırım,hele de yoğurtla çok iyi gider.Bu arada ıspanak ve yoğurtla ilgili pek çok efsane ortaya çıkınca ufak çapta bir araştırma yapayım dedim sevgili okurlar.Sırf sizin için,kendim için bir şey istemiyorum yani. ;P

          Yarım kg çiğ ıspanakta 13,5 mg demir varmış.6 aylık bir bebeğin günde 10 mg demir alması gerekiyormuş.Yani oturtup yedireceksiniz 1 kilo ıspanak işi çözeceksiniz :D
     Şaka bir yana bunun haricinde ıspanağın içinde bulunan "oksalat" adlı bir bileşen,ıspanaktan demir emilimini zaten engelliyormuş.Yani ıspanak bilinenin aksine demir açısından çok zengin bir gıda değil.
     Ancak kalsiyum bakımından zengin olduğu için,yoğurtla yediğinizde kalsiyum emilimini arttırmış oluyorsunuz.Az bir miktar da olsa demir alıyorsunuz yine.Üzülmeyin :)


  • 1 kg ıspanak
  • 2 orta boy soğan
  • Sıvı yağ
  • 1 tatlı kaşığı salça(isteğe bağlı)
  • Kişi sayısına göre yumurta
  • tuz,şeker,kırmızı pul biber
    


     Öncelikle köklerini kestiğimiz ıspanaklarımızı bol suda iyice yıkayıp kurulayalım.(Ben kumu gittikten sonra yarım saat sirkeli suda bekletip santrifüjle kurutuyorum.)
    Küçük küçük doğradığımız soğanları 3-4 yemek kaşığı zeytin yağında kavuralım.Soğanlar yumuşayınca içine 1 tatlı kaşığı biber ya da karışık salçamızı ilave edelim.(Aroma veriyor)
  
    Ispanaklarımızı hiç su ilavesi olmadan tencereye alıp 1 tatlı kaşığı(silme) şeker,arzu edildiği kadar tuz ve kırmızı pul biber ilave edelim.Soğanlarla beraber birkaç kez çevirdikten sonra,kısık ateşte kapağı kapalı 15-20dk pişirelim.(Ara ara karıştırabilirsiniz.)Ispanaklar suyunu çekip kavrulmaya başlayacaktır.(Bu esnada ben 1 yemek kaşığı tereyağı ilave ettim ve biraz daha kavurdum.)
  
 Sonra kişi sayısı kadar çukur açarak içlerine yumurtalarımızı kırıyoruz ve kapağı kapalı kısık ateşte beyazlar pişene kadar pişiriyoruz.Ispanağımız servise hazıııır! :) Arzuya göre üzerine karabiber serperek ve yanında yoğurtla servis edebilirsiniz.
Not:Yumurta sarılarım az pişsin diyorsanız önce beyazları pişirip,ayırdığınız sarıları sonradan üstüne koyun ve 2dk kadar bekleyin.3-4dk kadar kapağı açmayın.Kapak kapalı olduğundan tencerenin içindeki sıcak buharla sarılar zaten pişip katılaşacaktır.

Sevgiyle kalın...



 

3 Ekim 2010 Pazar

Domatesli Tel Şehriye Çorbası

          Merhabalar...
Kış kapıda,soğuklar da başladı.Artık içimizi ısıtacak,buharı üstünde çorbaların zamanı.Sofraya konan sıcacık bir kase çorbaya kim hayır diyebilir ki...Gelin öyleyse tarife.
  • 4-5 orta boy domates
  • 1 yemek kaşığı salça(domates ya da karışık)
  • 2 lt su (Arzuya göre tavuk suyu,et suyu ya da bulyon)
  • 1 çay bardağı tel şehriye
  • 1 çorba kaşığı kuru nane
  • Limon
  • Sıvı yağ,tuz

        Domatesleri rendeleyip çok az sıvı yağ ile tencerede biraz pişiriyoruz.Salçayı ilave edip pişirmeye devam ediyoruz.Suyu ilave ediyoruz.
        Bu noktada isteğe bağlı 2 lt suyun bir kısmını evinizde bulunan tavuk ya da et suyundan tamamlayabilirsiniz.Ya da 2 lt suya bir tablet bulyon atabilirsiniz.
        Su kaynamaya başladıktan sonra içine tel şehriyeleri ilave ediyoruz ve şehriyeler yumuşayıncaya kadar kısık ateşte çorbamızı kaynatıyoruz.İçine damak tadımıza göre limon ekliyoruz.(İstenirse sadece servis esnasında da limonla sunulabilir.)

Ayrı bir kapta istediğimiz miktarda sıvı yağda naneyi kızdırıp çorbamıza ilave ediyoruz.(Ben biraz da tereyağı koyuyorum.Daha lezzetli oluyor haliyle.)Çorbamız servise hazır.

Hadi bakalım afiyette kalın. :)

  • Yağ kızınca altını kapatıp naneyi öyle ilave ederseniz nanenin çok fazla yanmasını önlemiş olursunuz.Bu da benden size bir püf noktası. ;)

Hamsi Tava

           Mısır ekmeği olur da,yanında nar gibi kızarmış hamsi tava olmadan olur mu?Olmaaazz. :)
Buyrun bakalım yeni bir lezzete.
Önce hamsilerimizi biiiir güzel yıkayıp temizliyoruz.İyice süzdükten sonra biraz tuzlayıp mısır ununa ya da buğday ununa güzelce buluyoruz.Dibine çok az yağ koyduğumuz tavaya,fazla ununu silkelediğimiz balıkları yan yana diziyoruz.Buradaki püf nokta kuyrukların tavanın ortasına gelecek şekilde dizilmesi.Bir tarafı kızaran balıkları bir tabak veya düz bir kapak yardımı ile ters çevirip diğer taraflarını da kızartıyoruz.Şeklini bozmadan tabağa alıyoruz.
Sonuç:Yeme de yanında yat...Afiyet olsun.



Evde Mısır Ekmeği Yapımı

     Herkese yağmurlu bir pazar gününden merhaba...
Evde oturmuş boş boş televizyon izliyordum ki,reklamlarda şöyle bir cümle kulağıma çalındı."Mısır!Her şeyin başladığı yer." Tabi bu belki bir uçuş firması,belki bir otel reklamıydı ama, 'mısır' ve 'yer' denince benim aklım yine mideme kaydı ve ilkokul günlerime gittim."Ömer mısır yer.Ömer mısır sever." :)))
Ömer sever de Ceren'in başı kel mi yahu;o da sever,o da yer.Hele yapacak biri olsa nasıl yer.Ama kimse yok,iş yine başa düştü...Hadi gelin tarifini vereyim.

  • 2 su bardağı mısır unu
  • 1/2 su bardağı un
  • 1/2 su bardağı süt
  • 1/2 su bardağı yoğurt
  • 2 çorba kaşığı zeytinyağı
  • 1 çorba kaşığı tereyağı
  • 1 çorba kaşığı bal(yoksa şeker)
  • 2 çay kaşığı karbonat
  • Biraz tuz
  • Önceden kaynatılıp ılıtılmış su
Kuru malzemeleri bir kapta karıştıralım.İçerisine su dışındaki tüm malzemeleri ekleyelim ve iyice karıştıralım.
Suyu yavaş yavaş ekleyerek bir kek kıvamı elde edelim.Yağlanmış bir
borcama ya da fırın kabına karışımı dökelim.
Bıçak ile dilimlerimizi belirleyelim.(Yoksa piştikten sonra düzgün kesemeyebilirsiniz.)
Önceden ısıtılmış 200 derece fırında 35-40 dakika kadar pişirelim.(Bir kürdan yardımıyla pişip pişmediğini anlayabilirsiniz.)
Pişince fırından çıkarıp 5-10 dakika soğumasını bekleyip kalıptan rahatlıkla çıkarabilirsiniz.


  • Elde ettiğiniz karışım akışkan bir kıvamda olmazsa ekmeğiniz çok sert olur.
  • Kaynamış su kullanmazsanız ekmeğiniz köpük köpük olabilir.
  • Su çok sıcak olursa mısırlar ve diğer malzemeler bu sıcaklıkla pişer.(O yüzden ılık olmalı.)
Ceren mısır sever.Ceren mısır yer. :)))


27 Eylül 2010 Pazartesi

Evde Tam Buğday Ekmeği Yapımı

         Geçenlerde markette gezerken,çok bilindik bir un markası olan SÖKE'nin ekmek yapımı için Tam Buğday Unu karışımını gördüm.(değişik çeşitleri de mevcut)
Kim demiş ekmek yapma makinesi olmadan güzel çıtır ekmekler yapılmaz diye!Benim mini elektriki fırınım bile -maşallah- canavar gibi ekmek yapıyor. ;) Yapımı zaten kutunun arkasında yazıyor.Ama yine de bir özet geçelim.
         Kutuda iki paket un(500er gr) ve iki paket instant maya var.İstediğiniz miktar una mayayı ekliyor ve ılık su ile hamuru yoğuruyorsunuz.30 dk kadar üstünü örtüp dinlendirdikten sonra ekmeğinize şekil vererek yağlı kağıt serili tepsiye(ya da yağlanmış tepsiye) koyarak 30-50 derece sıcaklıkta 20-30 dk hacminin iki katına çıkmasını bekliyorsunuz.(Ben bu noktada fırını 120 derece civarında ısıtıp kapadım.Sonra ekmeği sıcak fırına koydum ve iki katına çıkmasını bekledim.Yaklaşık 25 dk.)
        Ekmeğinizin ya da ekmekçiklerinizin üzerine su veya süt sürüp fırına veriyorsunuz.İlk 10 dakika 230 derece,daha sonra da 210 dereceye düşürerek pişirmeye devam ediyorsunuz.Fırınınız turbo ise(fan kullanıyorsanız) bu sıcaklıklar önce 210 sonra 190 derece.Zira ekmeklerin yanmasını  ya da içinin hamur kalmasını istemezsiniz. :)
        Bu koşullarda bütün bir ekmek 45-50 dakikada,minik ekmekler ise 15-20 dakikada pişiyor.Bir kürdan yardımıyla pişip pişmediğini anlayabilirsiniz.Ekmekler fırından ilk çıktığında çok sert oluyorlar ancak daha sonra yumuşuyorlar.Zaten tam buğday ekmeği diğerlerine göre daha tok ve gerçekten çok lezzetli oluyor.
        Önermesi benden,denemesi sizden.Sağlıcakla kalın! :)

25 Eylül 2010 Cumartesi

Ali Nazik Kebabı

Herkese Merhaba...
Bugün Ceren Usta mutfakta :) Sonunda yavaş yavaş yaptığım yemeklerle ilgili yazılarımı bloga eklemeye başladım.Umarım beğenirsiniz.Önceki akşam internette gezerken karşıma süper bir görüntü çıktı.Ne mi? Ali Nazik :) Nazik dokunuşlar ve ince ayrıntılarla hayat bulan bir lezzet gerçekten de Ali Nazik...
Arife tarif gerekmez derler,kafama göre ölçtüm biçtim yaptım.Ortaya da muhteşem bir lezzet çıktı.Nitekim test edilmiştir haberiniz ola... ;)
Şimdi burda kısaca nasıl yapıldığı hakkında bilgi verelim.Pek çok değişik sunumu vardır elbet ama ben bunu beğendim.Miktarı kendi yaptığım ölçülerde yazıyorum:
  1. 6 orta boy patlıcan
  2. 3 orta  boy sağan
  3. 350-400gr dana kuşbaşı
  4. 5-6 kaşık kese yoğurdu
  5. 2 kaşık salça(domates ya da karışık olabilir)
  6. tereyağı
  7. maydonoz
  8. sarımsak


  1. Patlıcanları ocakta ya da fırında közleyip soyalım.Kararmaması için üzerine limon suyu ekleyebilirsiniz.
  2. İnce halkalar halinde doğradığımız soğanları sıvıyağda soteleyelim.Yumuşadıklarında içine dolu dolu bir yemek kaşığı salça ekleyelim.Biraz da salçayla kavurup soğanları iyice öldürelim.İstediğimiz kadar tuz atalım.(Ben bir tutam da şeker attım ve karabiber ekledim.)
  3. Küçük doğranmış dana kuşbaşılarımızı önce biraz haşlayalım,suyunu çekince içine 3 yemek kaşığı tereyağı(ben köyden aldığım tuzlu tereyağını kullandım) ilave edip kavuralım.Tuz ekleyelim.
  4. Süslemek için maydonozları küçük küçük kıyalım.
  5. Patlıcanları küp küp doğrayarak(ben çatalla azıcık ezdim) 1 kaşık tereyağında kavuralım.
  6. Süzme yoğurda istediğimiz miktarda sarımsağı döverek karıştıralım.
     Geldik servis aşamasınaaa...
    • Patlıcanları servis tabağımızın tabanına yayalım.
    • Üzerine süzme yoğurdumuzu çok kalın bir tabaka olmayacak şekilde yayalım.
    • Tabağımızın ortasına kavrulmuş kuşbaşı etlerimizi,yanlarına da sotelediğimiz soğanları koyalım.
    • Üzerini kıyılmış maydonozlarla süsleyelim.
      Yemeğimiz hazıııır.Afiyet olsun herkese...

    17 Eylül 2010 Cuma

    Shiseido The Makeup Smoothing Veil ve Pureness Serisi

    Shiseido ile iki yıl önce "Benefit that gal" almak için gittiğim İzmir -SEPHORA mağazasında tanıştım.Kafama koymuştum ve hedefime doğru ilerledim.Ama o da ne?Bir şeyi çok isteyince olmazmış ya,o kadar ürünün içinde That Gal kalmamış...
    Görevli bayan hüsran içindeki halimi görmüş olacak ki yanıma geldi ve "Gelin size cilt bakımı ve makyaj yapalım" dedi.Aaa efendim ne demek hay hay :) İşte o gün beni Shiseido ile yıkadı cilaladı. :))
    That Gal olayına gelince,primer olarak da
    Shiseido The Makeup Smoothing Veil aldım o gün.Cilde çok güzel bir ışıltı veriyor ve parlak sağlıklı bir görüntü sağlıyor.Işıltı derken sim gibi bişi anlaşılmasın lütfen :) Nemlendirmesi ve yumuşacık yapması da cabası.

    Genelde Asyalı kadınlara hitap eden bir marka olarak Shiseido'yu Türk cilt yapısına da uygun buluyorum.Ve 2 yıldır temizleyici olarak  
    Shiseido Foaming Cleansing Fluid  (Derinlemesine Köpük Temizleyici) ve nemlendirici olarak da Shiseido Matifying Mousturizer Oil-Free (Yağsız matlaştıran nemlendirici) kullanıyorum.Aşağıda işaretli bölgede Smoothing Veil vardır.


    Bugün bir de size Pureness serisinin en çok beğendiğim ürünü olan Matifying Compact Oil-Free Foundation SPF 15'i takdim edeceğim.


    Özellikle problemli ciltler için üretilmiş bir seri olan Pureness'in bu matlaştırıcı pudrası gözenekleri küçültüyor,ciltteki parlamayı önlüyor,pürüzsüz bir yüzey sunuyor.Yağ içermemesi problemli,yağlı ya da karma ciltler için büyük bir tercih sebebi.Bu güne kadar kullanıp da memnun kalmayan duymadım inanın :)

    Ayrıca ürününüz bittiğinde konteynırını yenilemek zorunda kalmıyorsunuz.Daha uygun fiyata sadece 
    içindeki refili değiştirerek kullanabiliyorsunuz.Ebatları ideal,rengi ve tasarımı da çok şık.
    Ayrıca içindeki güneş koruması sayesinde,güneş yüzünden ciltte oluşabilecek lekelerin de önüne geçiyor.
    Fondöten yerine kullanılabileceği gibi,fondöten üstüne son dokunuş ve sabitleyici olarak da kullanabilirsiniz.





    Gelelim renklere...Pek çok renk seçeneği sunuyor,bendeki 30 NATURAL IVORY.Cildim açık buğday,genelde natural beige,medium beige gibi renkler cildime uyuyor.Yine de alacaklara öncelikle gidip denemelerini öneririm.


    Güzel kalın... :)

    16 Eylül 2010 Perşembe

    GO JANE SİPARİŞLERİM :)

    Merhabalar.Geçenlerde(7-8 ay oluyor :) alışveriş çılgınlığına yakalandığım bir gün oturdum pc başına gojane.com sitesinin altını üstüne getirdim ve 30$ lık argo ücretini de ödeyip kendime üç beş bişi aldım :)
    Ürünler uygun fiyatlı olduğundan kargo ücreti çok koymadı.Ama bi kaç kişi anlaşıp alırsanız sizin için daha iyi olur,en azından kargo ücretini bölüşebilirsiniz.
    Siparişlerim 7 gün gibi kısa bir sürede ve kocaman bir kolide geldi.Ayakkabıların hepsi tek tek kutuluydu.Üretim yerleri "Çayna" ;) tabi ki ama çok da kalitesiz değiller.
    Sizin için fotoğraflarını da çektim hadi yine iyisiniz.


    Posta memuru bu kocaman kutuyu komşuma bırakıp,belgeleri imzalatmak için okula gelmiş.Öğretmenler odasının kapısında beni sordu.Ben de oturmuş çay içiyordum.Kalkıp kısa boylu,koca göbekli,tıknaz adama doğru yöneldim haliyle.Adam kollarını iki yana kocaman açıp bir şeyler söyledi.Osırada odadaki herkesin kafa bize çevrildi.İnanın ben de dahil herkes adam bana sarılacak sandık!! Meğer "Size na şöyle bi kutu geldi" diyerek kutunun ebetlarını belirtmek için açmış adamcağız kollarını. :))


    Gördüğünüz üzre bizim kutu postacı getirdi bi tane, içini açtım ohooo durumunda. :)
    Gören de elli altmış tane ayakkabı aldım sanacak.
    Hepi topu 4 ayakkabı var yani içinde.Neyse...
    Gelgelelim ayakkabılara...






    Bu model lastikli olduğu için çarşıda pazarda sokaklarda rahat rahat kullanılabilir.Ama ben kaç kez giydim acaba diye sorarsanız.... Anladınız siz onu.





    Bu benim favorim.Bütün yaz "Ayy ayakkabını nerden aldın çok güzelmiiiiiiş!" lere maruz kaldığımı söylemeden edemeyeceğim.
    Burda pek belli olmasa da üstü ışıl ışıl taşlarla kaplı.







    Eveeet geldi sıra yüksek ökçelere.Bunlara bayıldım bayıldım ayıldım yani.Topukları azıcık yüksek evet ama o kadar da olur canım... :)







    Son olarak sipariş vereceklere dikkat etmeleri gereken bir kaç nokta...

    • Benim ayaklarım 37 numara.Sitedeki numaralar Amerika ölçülerine göre verilmiş olduğu için,siz oradaki numaraların başına koyuverin bir 3 rakamı.Al sana Avrupa ölçüsü :)
    ---Tabi 40 numara ve yukarısı için geçerli değil bu kural--- :))
    Neyse ben hepsini 7 numara aldım.Tam geldi.Siz de ayağınız 36ysa 6,  36.5sa 6.5..... (bu böyle gider) alın.

    • Diğer bi konu da topukların yükseklikleri.Benimkiler sanırım 4.5-5inc falan.Bu da topuğu arkadan ölçtüğünüzde 11-12cm gibi bir yükseklik yapıyor ki azımsanacak rakamlar değil bunlar.Ama değer mi?

      Değer be sevgili okurlar..... ;))